ÎMÂN VE İSLAM


Peygamber' Efendimiz (S.A.V.) bir gün Mes cid-i Sâadette Eshâb-ı kirâm ile oturuyordu. Lekesiz, süt gibi beyaz elbiseli bir kimse gelip selâm verdi. Sonra, Peygamber Efendimizin dizlerinin dibine oturdu ve sormaya başladı:

— îmân nedir, yâ Resûlullah?

— İmân, Allahü Teâlâ'ya» meleklerine, kitaplarına,Peygamberlerine, Âhiret gününe, Kadere,yani hayır ve şerrin Allahü Teâlâ'dan Olduğuna inanmaktır,

— Doğru söyledin, yâ Resûlallah!

İslâm nedir?
— İslâm, günde beş vakit namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan ayında oruç tutmak, haccagitmek, Allahü Teâlâ'dan başka ibâdete lâyık ve müstehak bir şey olmadığına ve Hazreti Muhammed'in, Cenâb-ı Hakk'ın kulu ve Resûlü olduğuna
kalbi ile inanıp bunu dili ile ikrar etmektir.

— Doğru söyledin, yâ Resûlallah!

İhsan nedir?
— İhsan, Allahü Teâlâ'yı görür gibi ibâdet etmektir. Sen onu görmezsen de, O seni görür!

—Doğru söyledin, yâ Resûlallah!

Kıyâmet ne zamandır?
—Bunu, sorulan sorandan daha fazla bilici değildir. O zât, Peygamberimizi yine tasdik ettikten sonra gitti.

Peygamberimiz bu zâtın Cebrâil Aleyhisselâm olduğunu, îmân ve İslâm'ı öğretmek için geldiğini haber verdi.